Perspektif bir nesnenin veya olayın gözlemciye göre olan bakış açısı, zihinsel konumlamasıdır. Farklı bir biçimde bu konumlamaya paradigma da diyebiliriz. Paradigma bugün daha yaygın olarak bir model, teori, algı, varsayım veya referans çerçevesi anlamında kullanılmaktadır. Daha genel anlamda her iki kelime de dünyayı görme şeklimizdir. Görsel algılamanın ötesinde, zihnen anlama, yorumlama halimizdir. Yaşadığımız her şeyi zihinsel algılarımız ve zihnimizde yer etmiş motifler ile yorumlarız. Zihnimizdeki bu motiflerin doğruluğunu nadiren sorgular, olanları gerçekte oldukları halinden ziyade, yer etmiş motiflerimize göre olmaları gerektiği şekilde algılarız. Bizler çoğu zaman bu motiflerimizin de farkında olmayız. Şimdi bu konuya Dalai Lama ve Desmond Tutu’nun kitabı The Book of Joy’daki anlatımlarla bakalım.
Kitapta belirtiler sevinçli, mutlu bir yaşamın 8 temel taşından ilki zihinle ilgili olan bakış açısıdır. Dünyaya bakış açımızla, tanık olduklarımıza verdiğimiz anlam, hissetme ve eyleme geçme şeklimiz değişir, bu da dünyamızı değiştirir.
(Sevinçli bir yaşamın sekiz temel taşına linkteki yazımdan ulaşabilirsiniz: Aralık: Sevinç & Mutluluk Ayı)
Dalia Lama sağlıklı bir bakış açısını şöyle açıklıyor:
"Perspektif dünyayı görme şeklimizdir, dünyayı tecrübe etme şeklimizdir. Bir anlamda zihnimizle kendi dünyamızı yaratırız. Hayattaki her olay için birçok farklı açı vardır. Aynı olaya daha geniş bir bakış açısıyla baktığınızda endişe ve kaygı hissiniz azalır."
Kendisi ülkesinden sürgün edilmesini bir drama çevirmeden, buna bakış açısını yeni yerler görme, sıra dışı insanları tanıma fırsatı olarak değiştirir. Her duruma ya da soruna, bir küpün altı yüzeyi gibi, en az altı farklı bakış açısı ile bütünsel bakmamız gerektiğini söylüyor: alttan-üstten-sağından-solundan-önden-arkadan. Buna ek olarak şerdeki hayrı, kederdeki sevinci görmeye davet ediyor bizi.
Biz bir olaya bir yönden bakarken başkalarının farklı açılardan bakabileceğini de unutmayalım ve bakış açımızı genişletelim, karşımızdakilerin bakış açılarını dinleyerek düşüncelerimizi zenginleştirelim. Bazen olayların içinde kaybolduğumuz hissine kapılırız. İşte öyle anlarda bir de olaya yukarıdan kuş bakışı bakın, bazen de ileri bir zamandan, mesela 3 yıl sonrasından bakın… Çok daha derli, toplu, farklı göreceksiniz olayın bütününü, çok büyüttüğünüz bir problemin aslında o kadar da büyük olmadığını fark edeceksiniz.
Dalai Lama perspektif konusunda Auschwithz’den sağ kurtulan Victor Frankl’dan alıntı yapar;
"Hayata bakış açımız, nihai ve en büyük özgürlüğümüzdür. Bakış açımızın bizi hayatta tutma
ya da ölümümüze sebep olma gücü vardır.’"Viktor Frankl
(Our perspective towards life is our final and ultimate freedom. Our perspective
has the power to keep us alive or cause death).
Duygularımızı değiştirmek oldukça zorken aslında bakış açımızı değiştirmemiz nispeten daha kolaydır. Dalai Lama bu konuda; "Acı kaçınılmazdır. Acı çekmek tercihe bağlıdır." (Pain is inevitable, suffering is optional) der, ancak bunun Bobby McFerrin şarkısındaki gibi "Tasalanma, keyfine bak." (Don’t Worry be Happy) gibi basit bir anlayış, acının bir inkarı olmadığını söyler. Acıyı fark ederiz, hissederiz ancak acı çekmek (ıstırap) veya kendimizi bir dramın içinde tutmak bizim yaptığımız bir tercihtir. İşte zihnin özgürlüğü bu tercih noktasında başlar ve bu tercih bize bağlıdır. Zihnin özgürlüğü üzerine o zaman Viktor Frankle’ın şu önemli sözünü de not edelim:
"Bir insanın elinden her şeyini alabilirsiniz, bir şey hariç: Her koşul altında kendi tutumunu ve
kendi yolunu belirleme özgürlüğü.’"Viktor Frankl.
(Everything can be taken from a man but one thing: the last of the human freedoms—to choose
one's attitude in any given set of circumstances, to choose one's own way)
İyisi mi acıyı ıstıraba çevirmeden değişik bakış açıları kazanmaya, olaylara çok daha yukarıdan, kuş bakışı bakmaya başlayalım. İş ortamlarımızda kendi düşüncelerimize uymayan fikirleri ters ya da yanlış karşılamak, bunları tehdit gibi algılamak yerine her birini bir gelişim fırsatı olarak değerlendirip, bu görüşlerin farklı bir bakış açısı olduğunu ve farklı fikirlerle düşüncelerimizi çok daha geliştirebileceğimizi fark edelim.